Dertlerimiz – Küçük Şeyler

“Küçük şeyleri dert etmeyin, hepsi de küçük şeylerdir”. Yıllar öncesinden aklımda böyle bir cümle kalmış. Muhtemelen bir kişisel gelişim kitabında ya da benzer bir kitapta veyahut dergide gördüğüm bir cümle. Belki bir yazının başlığı bilemiyorum. Aklımda sadece bu kalmış, kitapla ya da konuyla ilgili başka bir şey hatırımda yok.

Basitçe söylemeye çalıştığı şey şu sanırım; hayatta zaten dert edilebilecek çok ciddi şeyler var, bunların üstüne bir de küçük şeyleri kendinize dert etmeyin. Aradan bir kaç gün, hafta, ay, yıl geçtikten sonra geriye dönüp bakınca bunun için mi kendimi yormuşum diyeceğiniz şeyleri kafaya takmayın diyor. Yani en azından ben böyle anlıyorum bu cümleyi. Haklı bir cümle, küçük şeyler konusunda haklı mı orası tartışılır. Dert ettiğimiz bir çok şey, aslında dert ettiğimize değecek şeyler değil.

İki ya da daha fazla küçük çocuğu gözlemleme şansınız olursa şöyle ilginç bir şey fark edeceksiniz. Bir oyuncak ortalık bir yerde durur, kimse yüzüne bakmaz. Ne zamanki o oyuncakla çocuklardan biri oynamaya başlar, o oyuncak dünyanın en önemli meselesi haline gelir. Diğer çocuk ya da çocuklar da o oyuncakla oynamak ister. Aralarında tartışma, kavga, ağlama, türlü türlü atraksiyonlar başlar. Ne için? Beş dakika önce kimsenin umursamadığı bir oyuncak için. Yetişkinler buna anlam veremez, başka oyuncaklar var, gel bunla oyna, sen onu al, bunu ver. Bir türlü baş edilemez, bütün çocukların en önemli derdi o oyuncakla oynamak, ona sahip olmak olur.

Kalabalık bir ailede büyüdüm, ailenin en büyük çocuklarından biriydim. Benden küçük erkek, kız kardeşlerim var. Buna ek olarak 2 ayrı lisede, 2 ayrı üniversitede okudum. İş olarak da oldukça dinamik bir iş yerinde çalışıyorum. İşten ayrılan, giren sayısı normal firmalara göre biraz fazla oluyor. Yani bir çok insanla tanışma, bir çok insanı gözlemleme fırsatım oldu. Bunların en kritiği aile tabi ki, diğer ortamlarda insanları bir yere kadar tanıyabilirsiniz. En fazla tanıyabileceğiniz kişi eşinizdir, sonra ailenizdir, sonra kademe kademe diğer insanlar gelir.

İlk çocuk örneğini verme sebebim, çocukken dert edilen şeylerin ne kadar basit olduğunu gözler önüne sermek içindi. Bir yetişkinin o oyuncağa bakışı, ne fark eder ha bu ha diğeri noktasındayken çocuk o oyuncak o an için en önemli şey. İnsanın yaşı ilerledikçe bu önem sırası kademe kademe değişiyor. Kendimden yaşça küçük iki kişi tartışıyorlar, bana o kadar önemsiz gelen bir şey ki. Nefesinize yazık diye düşünüyorum. Benden daha yaşlı birisi bana bakıp benim halime şaşırıyor. En son noktada mezardaki kişi hepimizin haline bakıp, hepimize hayret ediyor.

Ölüm denilince aklıma “Zevkleri Bıçak Gibi Keseni (Ölümü) Çok Hatırlayın” hadis-i şerifi geliyor. İşin son noktası bu, şu an öldüğümüzü düşünelim. Şu an kafamızı meşgul eden bir çok sorun ne kadar da önemsiz hale geliyor aslında. Tabi çok ciddi sıkıntıları olan insanlar var, onlara Allah’tan sabırlar diliyorum. Benim burada bahsetmeye çalıştığım daha küçük şeyler. Kendimize dert etmememiz gereken ama bir şekilde kendimize dert edindiğimiz şeyler.

İşin bir başka noktası da kendi dışımızdaki işler. Bundan zaten bir yazıda detaylı olarak bahsetmiştim, burada tekrar detaylı bir açıklamaya mahal yok. Kısaca söylersem, futbol takımının kaybetmesi, tuttuğunuz partinin seçimi kaybetmesi vs. Bunlar bir çoğumuzun gücünün dışında işlerdir. Bunları kafaya takıp, üzülmek, dertlenmek sadece kendimize zarar verir. Milyonları cebine indiren oyuncu, teknik heyetin tabiri caizse ruhu bile duymaz.

Konuyu çok hızlı bir şekilde ölüme bağladım, bunun üzerine daha ne söylenebilir bilemiyorum. Ölüm öyle bir gerçeklik ki, neredeyse diğer her şeyi önemsiz hale getiriyor. Halbuki ben, gençlikten, orta yaştan, insanların esasında önemsiz dertlerinden biraz daha bahsetmek istiyordum. Yazı yine kontrolümden çıkarak bu noktaya geldi. Fikirlerime genelde çok sınır koymayı sevmiyorum. Kalem beni nereye götürürse misali, yazı beni nereye götürürse oraya gidiyorum. Bir hoca vardı, vaaz kısa olunca ben az söyledim, siz çok anlarsınız inşallah derdi. Bizim ki de o misal olsun.

Leave a Comment