Fikir Özgürlüğü – Apolitik Duruş

Son günlerde Türkiye’de değişik şeyler oluyor, bir nevi ikinci gezi vakası tarzı bir şeyler yaşanıyor. İstanbul belediye başkanı tutuklandı, bir kesim ayağa kalktı. Sokaklarda gösteriler, sosyal medyada, normal medyada tartışmalar vs. bir şeyler oluyor. Herkesin bildiği, bizatihi yaşadığı şeyler. Gündemi takip eden birisi değilim, genelde genele yayılan olayları bilirim. Kendinizi dışarıdan soyutlayıp, dağın başında yaşamadığınız sürece onları da ister istemez bilirsiniz zaten. Ben de genelde o kadarını bilirim, bazen fazla bazen eksik.

Gündemi takip etmem, hele siyasetle neredeyse hiç işim olmaz. Sandığı ortaya koyduklarında bir oy kullanırım neredeyse o kadar. Siyasi genel figürleri bilirim, onun haricinde bir çok sohbete konu olan, şöyle şöyle biri vardı, bir olay vardı tarzı kişileri de olayları da bilmem. Zaten daha önceki bir yazımda siyaset konuşmanın neden işimize yaramayacağını irdelemiştim, burada daha fazla söz söylemeye gerek yok sanırım. Bu yazının konusu siyasetten yola çıkarak özgürlük ya da fikir özgürlüğü. Ya da yazı bizi nereye götürürse orası.

Malum tutuklama olayı sonrasında özellikle sosyal medyada şöyle bir şey yaşanmaya başladı: Bu olaya tepki gösteren bazı kişiler, tepki göstermeyenleri bir nevi suçlamaya başladılar. Nasıl buna karşı sessiz kalırsınız, siz de tepki göstermelisiniz tarzı bir serzeniş başladı. Serzeniş baya hafif kaldı aslında, yer yer iş hakaretlere kadar varmış durumda gördüğüm kadarıyla. Böyle bir tepki, hele ki hakaret nereden bakarsanız bakın saçma, aklıma geldiği kadarıyla bir kaç madde sıralamaya çalışayım.

Bunu diyen kişi:

  • Herkes benim gibi düşünmeli
  • Benden farklı düşünenin yaşama hakkı yoktur
  • Kimse apolitik bir duruş sergileyemez

ve benzeri şeyler diyor aslında. Burada şöyle bir şey söylenebilir, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Buna karşı da şunu söyleyebilirim. Bu olay herkesin ya da çoğunluğun hem fikir olabileceği bir olay değil. Bir taraf durumu haksız görürken, diğer taraf böyle düşünmüyor. Bu durum haksızlık diyen kişi, kendi fikrini beyan ediyor. Diğer kişi de kendi fikrine göre olaya tersten bakıyor. Kimisi de hiç bir taraftan bakmıyor, başka olayda da yorum yapmamıştır bunda da yapmıyor.

Benim bu yazıda asıl değinmek istediğim nokta kişilerin fikir beyan etmek zorunda bırakılmaya çalışılması. LinkedIN üzerinde şöyle garip bir tartışmaya denk geldim. Birisi oyun sektöründeki firmalara seslenen bir post atmış, neden bu olayı protesto etmiyorsunuz diye. Altına yorumlar dolmuş tabi ki. Bir tanesi çok ilginç geldi bana. Bir kişiye hitaben şöyle bir yorum yazmış, her konuda bir şeyler yazan filan kişi bu konuda niye suskun tarzı bir şeyler demiş. Daha uzun demiş de ana fikri bu. Suçlanan adam da gelmiş, ben oyun firması mıyım kardeşim diyor. İşi dalgaya vurmuş biraz.

Birisinin bu şekilde hedef gösterilerek fikir beyan etmeye, protesto etmeye zorlanması çok kötü. Geçenlerde bir arkadaşın paylaştığı hikayede uzunca bir yazı vardı. Kendisi mi yazdı yoksa bir yerden mi aldı bilemiyorum. Kendisi yazdıysa acilen benim karşı dükkana bir blog açması lazım. Rahatlıkla benim yazıların okunma oranını ona, yüze katlar. Benim yazılar gibi bir çırpıda yazılan bir yazı değil, üzerinde emek olduğu belli olan bir yazıydı. Hatta direk bir köşe yazarı bile olabilir, o potansiyel var bence. En azından ben okurum diye düşünüyorum.

Yazı güzellemesini bir kenara bırakırsam, yazdığı yazı şu an içinde bulunduğumuz olaylarla ilgili. Sadece giriş cümlelerini paylaşayım, yazı internette bir yerde yok sanırım, olsaydı burada link olarak paylaşırdım. Şöyle başlıyor yazı:

“Her şeyden önce hatırlatmak isterim ki: Faşizmin dik alası, konuşma mecburiyetidir. Şu anda şahit olduğunuz, bu faşizmin bir sonucudur.”

Yazının devamında ben on yıldır siyasi herhangi bir olay ile ilgili bir paylaşım yapmadım diyor. Beni niye şimdi zorluyorsunuz diyor yani. Olay aşağı yukarı bu aslında. Ben de uzun uzun yukarıda bir şeyler geveledim. Bu yazının tamamına internette bir yerde denk gelirsem buradan da paylaşırım. Demokrasi var, fikir özgürlüğü var diyorsak insanların farklı düşünmelerine de saygı duymak gerekiyor. Tabi ki birbirlerinin haklarına, kutsallarına riayet ederek.

Leave a Comment