Her seçiş bir vazgeçiştir. Çok klasikleşmiş bir söz, kamyon arkasında rastlayabileceğiniz türden bir söylem. Klasikleşmiş, basmakalıp cümleler kurmayı çok sevmem ama bazen bir şeyi en iyi ifade etme yolu bu tarz cümleler oluyor. Bir seçim yaparsın, bir şeyi seçersin ve onu seçerken bir şeyi, bazen bir çok şeyi elinin tersiyle itersin. Farkında olarak ya da olmadan. Bu tek cümle bunları veciz bir şekilde ne güzel ifade ediyor.
Bu cümle yerine ben hayatın dallanan yolları demeyi daha çok seviyorum. Şu anki bulunduğumuz noktaya gelene kadar kaç kırılma noktası yaşadık, kaç kez hayatımız dallandı acaba? Futbol maçlarında -ve muhtemelen başka spor dallarında da- maçın kırılma anı tarzı cümleler duyarız. Bir gol kaçar, bariz bir golü kaleci inanılmaz bir şekilde kurtarır, bir oyuncu kart görür… Bu, o maç için bir kırılma olur, maçın seyri değişir. Bir insanın hayatı da böyledir, günde acaba kaç kez hayat güzergahımıza yeni bir dal ekleniyor? Boş boş oturan, neredeyse hiç bir şey yapmayan birisi bile istemeden de olsa bir tercih yapıyor aslında. Tercih yapmamak da bir tercihtir. Siz tercih yapmazsanız birisi sizin yerinize yapar, kimse yapmazsa zaman tercihini yapar.
Eskiden denk geldiğim bir video ya da reklam tarzı bir şey vardı. Sanırım sosyal medya, telefon bağımlılığına karşı çekilmiş bir video. Yılların pusu arasından hatırladığım kadarıyla, çocuk elindeki telefona bakarak, çevresine aldırış etmeden yürüyordu. Yanından güzel bir kız geçiyor, kahramanımız bunu fark etmeden yoluna devam ediyor. Alternatif halinde çocuk telefonla uğraşmıyor, kızı fark ediyor, gökten 3 elma düşüyor tarzı bir hikayeye evriliyordu olay. Yani burada telefon bağımlılığı karşıtlığı yaparken, bizim ekmeğimize de yağ sürerek ufak bir varyasyonla her şeyin farklı olabileceğini vurguluyor yönetmen ister istemez. Videoyu hayal meyal hatırladığım için bunları uyduruyor gibi de hissediyorum ama buna yakın bir video izlemiştim, eminim.
Şimdi durup biraz düşünmenizi istiyorum. Sizin hayatınız kaç kere yol ayrımına girmiştir? Küçük olanları saymakla bitiremeyiz tabi ki. Bugün kahvaltıda iki dilim yerine bir dilim ekmek yeseydim, hayatımda ne kadar bir değişiklik olurdu bilemiyorum. Bu da elbet bir yerlerde bir şeylere etki ediyor ister istemez ama benim kafamdaki daha büyük seçimler. Üniversite seçimi, iş seçimi, eş seçimi, arkadaş seçimi… Benim bugün bulunduğum noktaya getiren tercihleri düşününce hayretler içinde kalıyorum. Sadece tercihte değil, bizim dışımızdaki etkenler de var tabii ki. Ama bir tanesi bile farklı yaşansaydı, bugün çok farklı bir yerde olurdum muhtemelen. Biraz kelebek etkisi tarzı bir durum. Güney Amerika’da bir kelebek kanat çırparsa Kuzey’de fırtınaya sebep olabilir tarzı matematiksel bir teorem.
Peki durduk düşündük, bu ne işimize yaradı kardeşim? Aslına bakarsanız küçük bir beyin fırtınası ve hayret etmekten fazlasını getiremedi bana. Çok bir beklentiye girmeyin derim. Bu blogta her zaman çok önemli konuları işleyeceğimizi garanti edemem. Kalemim beni nereye götürürse oraya doğru akıyor konular. Ama düşünmesi gerçekten enteresan bir olay. Yıllar önce hiç umursamadığınız bir olay, sizi bugünlere getirmiş olabilir.
Aklıma gelen komik bir hatırayla bu konuyu da noktalayalım. Yıllar önce bir tanıdığın arkadaşının, tanıdığım kişiye şöyle bir şeyden yakındığını hatırlıyorum; “İki tane tanıdığım kız var, ikisi de benimle evlenmek istiyor. Hangisini seçeceğim karar veremiyorum.” Sayı 3’te olabilir, tam emin değilim zaman bu kadarını bırakmış zihnimde. Ne karar verdi bilmiyorum ama hayatında çok kritik bir kırılma anı olduğundan hiç şüphem yok :).