Ne amaçla yapıyoruz – Sebep, sonuç, boş iş

Yıllar önce bir tanıdığım daha iyi zıplayabilmek için bir tür spor salonuna gittiğini söylemişti. Kendisi sporcu ya da sporla ilgilenen birisi değildi. Hepimizden fazla değildi en azından. Halkın geneline yayılmış futbol oynama, halı saha kültüründe yaşayan ama daha çok basketbol oynamayı tercih eden birisiydi. Neden daha iyi zıplamaya çalıştığını sorduğumda aldığım cevap, “arkadaşlarla basketbol oynarken daha fazla zıplamak istiyorum” olmuştu. Bir çok kişinin hemfikir olacağını umduğum üzere bu bana ziyadesiyle boş bir uğraş olarak gelmişti.

Bu olay üzerine düşünürken yaptığımız işlerde ne kadar sebep sonuç gözetiyoruz, ne kadar boş işlerle uğraşıyoruz diye düşünmeye başladım. Hemen belirteyim burada bahsettiğim boş iş biraz farklı, efor harcayıp üzerine kayda değer pek bir şey elde edilemeyen hatta bazen zararına olan işler için boş iş diye düşünüyorum. Yoksa amaçsızca koltukta ara ara hafiften uyuklar gibi düşüncelere dalan ben, herhalde boş iş yapanların bayrak tutanı olurdum. Buradaki tek tesellim en azından ekstra bir efor harcamamam ve zihnimin en azından kısmen de olsa aktif olması. Biraz kendimi kandırıyor olabilirim, emin değilim.

Tabi şu da var, yaptığımız her işte kompozisyon yazar gibi giriş, gelişme, sonuç düşünelim demiyorum. Şunu yaparım, bunu yaparım, sonra böyle olur diye planlama yapmayı düşünmesi bile sıkıcı geliyor. Daha çok ciddi emek, zaman harcadığımız ama sonunda elimize pek de bir şey geçmeyen işlerde ne kaybediyorum, ne kazanıyorum biraz dikkatli olmak iyi olur diye düşünüyorum. Konuyu daha fazla dağıtmadan bir kaç örnekle konuyu bağlasam iyi olacak sanırım.

Günlük hayatta bu bağlamda aklıma gelen ilk örnek vücut geliştiriciler. Ben de yaklaşık 3 yıldır aralarındaki en çelimsiz üyelerden birisi olarak bir kaç şey söylemek istiyorum. Benim başlamaktaki amacım kilo alamamaktı, baya kilo eksiği olan biri olarak son çarelerimden biriydi. Çevremdeki hemen herkes, spor yaparsan hemen alırsın diye söyleye söyleye en son ben de üye oldum. Sadece sporla 3-4 kilo alabilsem de daha ilerisine gidemedim, kilolar kalıcı da olmadı. 2 yıl böyle cebelleştikten sonra bir diyetisyen yardımıyla 7-8 aylık sürede 10 kilo civarı alabildim çok şükür.

Konuyu ne kadar hızlı dağıttığıma kendim bile şaşırıyorum ama geri vücut geliştiricilere dönersek, ben başladığımdan beri gittiğim spor salonunda spor yapan kişiler var. Kas olarak benim 2-3 katım varlar. Benim çalıştığım sürenin en az 2-3 katı çalıştıklarını düşünüyorum -düşününce kaslarının 2-3 kat olmasını da açıklıyor aslında bu :)-. Amaçlarının ne olduğunu merak ediyorum, böyle bir şeyi sormak çok kolay olmadığı için sormayı düşünmedim şimdiye kadar. Vücut geliştirme yarışmaları var, onlara katılmayacaklarsa hedef ne tam olarak? Harcadıkları zaman, enerji, artı kullandıkları takviye edici gıdalar… Spora karşı birisi kesinlikle değilim ama ölçüsü çok önemli diye düşünüyorum. Bu yaptıkları boş bir iştir diyerek bütün vücut geliştiricileri karşıma almak istemem. Bence bu bağlamda bir düşünmeleri iyi olacak gibi, ne harcıyorum, ne kazanıyorum, zorla yediğim yemeklerin, kullandığım takviye gıdaların uzun vadede zararı ne olur?

Konu spora geldiği için bahsetmeden geçmeyelim, bence herkes kendince bir spor yapmalı. İşlemeyen demir pas tutar hesabı işlemeyen kas da ister istemez zayıflayacaktır. Bu bacakların, kolların bizi bir ömür idare etmesini istiyorsak, biraz çaba göstermemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Gerisi takdiri ilahi. Evde kolayca yapılabilecek squat, şınav, mekik vs. hareketler, yanında yürüyüş bile kasları aktif tutmak için çok etkili olacaktır diye düşünüyorum. Tabi siz benim yazdıklarıma bakıp herhangi bir spora başlamadan bir bilene danışın. Sporun ilk gününde fazla yüklenip kolunu 2-3 gün doğru düzgün oynatamamış birisi olarak benden ufak bir uyarı.

Yine yazı kontrolümden çıkarak başka yerlere geldi, başka örnek şu an için aklıma gelmediği için anti vücut geliştirici gibi bir yazıya dönüştü. Sen yoksa kıskanıyor musun vücut geliştirebilenleri diyen çıkabilir. Belki, ama kendimi tanıdığım kadarıyla bir şeyi, herhangi bir şeyi kıskandığımı hatırlamıyorum. İnsanların sahip olduğu eşyalar, yetenekler genelde ilgimi çekmiyor. Hayatta sahip olmak istediklerim genelde para ile satın alınamayacak şeyler ne yazık ki. İstediğim şeye sahip birisini gördüğümde o da bana bir şey ifade etmiyor, herhangi bir kıskançlık hissetmiyorum. Bu sebeple konunun kıskançlık olduğunu pek sanmıyorum. Ben sadece insanların yaptıkları, efor harcadıkları işlerde biraz düşünmelerini teşvik için bir kaç bir şey karalamaya çalıştım o kadar. Konu konuyu açarak başka yerlere gitmeden bu yazıyı burada noktalasam iyi olacak sanırım. Kalın sağlıcakla.

Leave a Comment